Hazreti Ali-Zaman içinde Zaman
Hazreti Ali Efendimiz ve Zaman içinde Zaman
Kitaptan Bir Bölüm; Halef'ten alıntı
".......Hazreti Ali Efendimiz abdest alıyormuş, o sırada Hazreti Fatma
Anamız (Anaların Anasıda) o esnada Hazreti Ali Efendimizin
yanında ekmek yapmak için hamur hazırlıyormuş. Hazreti Ali
Efendimiz o esnada kendi iç aleminde bir zamana gidiyor. O zaman
içerisinde 7 ya da 10 yıl kalıyor. Orada evleniyor, çocukları
oluyor. Tekrar bu zamana döndüğünde ise hala abdest almaya
devam ediyor. Böyle zaman türleri de vardır.
Hazreti Ali Efendimiz dışında birkaç tane büyüğümüzünde yaşadığı
buna benzer halleri vardır. Bir an içerisinde, genişleyen
ve değişen alemlerinin zamanları, o zamanlarda da hayatlar yaşamaları
var. Zaman sandığınız gibi öyle günlerle, haftalarla ve
aylarla biten bir şey değildir. O bizim yaşadığımız Dünya üzerinde
mecburi oluşan bir zamandır. Zamanın emrine verildiği
insan dilerse bu mecburi oluşan sanal zamanı kendi emrine ve
kontrolü altına alabilir. O zamanı isterse de durdurabilir. Yine
bu hallerle ilgili geçmişte yaşayan büyük zatlarımızdan Şahı
Nakşibendi Hazretleri ile ilgili anlatılan bir rivayeti sizlerle paylaşalım:
Şahı Nakşibendî Hazretleri yanına aldığı bir talebesiyle birlikte
bir yerden bir yere seyahat ediyor. Yolları uzun ve ıssız. O dönemde
vahşi hayvanlar çok fazla, bir de dağları yolları mesken
tutmuş eşkiyalar var. Dolayısıyla hava kararmadan gidecekleri
yere ulaşmaları lazım. Fakat yolculuğun bir kısmını katettikten
sonra talebesi bakıyor ki hava kararmadan oraya ulaşmaları
mümkün değil. Talebesini bir korku sarıyor. Talebesinin bu haline
vakıf olan Şahı Nakşıbendi Hazretleri diyor ki; ” Korkma
biz ulaşmamız gereken yere varmadan güneş batmaz”. Bu olay
vuku buluyor ikindiden sonra güneş asılı kalıyor. Varmaları gereken
yere vardıklarında ortalık zifiri karanlık oluyor. İşte bu da
zamana hükmetme yeteneğidir.
Günümüzde de Şahı Nakşıbendi Hazretlerinin izinden gittiklerini
söyleyen Tasavvuf ocakları var. Onlar kendilerine tarikat ya
da cemaat diyorlar. Bu mübarek zatın izinden gittiklerine göre
acaba bu halleri şeyhlerinden ya da o cemaatin talebelerinden
günümüzde yaşayanlar var mıdır? Bunun da düşünülmesi lazım.
İşte Allahü Teâlâ kendisine halife seçtiği kulllarına bu mübarek
zatta olduğu gibi üstün yetenekler vermektedir.
Aslında insanların geneli Halife adayıdır. Fakat önce insan
adaylığından insan makamına, oradan da İnsan-ı Kâmil makamına
yükselirler ki işte o zaman gerçek manada ermiş insan
olurlar. Bu hale geçen insan için Allahü Teâlâ zamana emir verir,
der ki; “Git ve o kulumun emrine gir”. İşte o makama çıkan kişi de
zamanı emri altına alıp Allahü Teâlâ’nın izniyle kullanır.
Yine bu yüzyılda yaşamış gerçek manada Tasavvuf Ehli olan
bir büyüğümüz (Allahü Teâlâ Rahmet eylesin) mısrasında diyor
ki; “Elhamdülillah Sahabeyi Saadattan olduk”. Bu mısralardan şu
mana çıkıyor. Bu mübarek zat da zamanı emrine almış, o zamanın
içerisinde gezmiş ve yaşamıştır.
Sözlerine dikkat ederseniz diyor ki; “Sahabeyi saadattan olduk”.
Yani bu zat zamanın gerisine giderek, Hazreti Peygamber Efendimizin
(s.a.v.) dizinin dibinde sohbetini dinlemiş, onun o gül
cemalini seyretmiştir.
Kitabımızın önceki bölümlerinde Hazreti Peygamber Efendimizi
(s.a.v.) ziyaret eden kişilerle ilgili sahabelerin rivayetlerini sizlere
anlatmış, Hazreti Peygamber Efendimizin de (s.a.v.) zamanın
ilerisine ve gerisine giden halleri olduğundan bahsetmiştik.
O’nun ilmen varisleri de bu halleri yaşarlar......."