Ha mim-La ilahe illallah Muhammeden Resulullah
Ha Mim de “Ha, Hu” Allah’ı (c.c) temsil eder. Allah’taki (c.c)
o “Ha, Hu” kelamının aslı Hazreti Peygamber Efendimiz’in
(s.a.v.) Allahü Teâlâ’nın ismi şerifi ile beraber
anılmasının sırlarını taşır. Eski tasavvuf kitaplarında cennet
aleminin tariflerinde cennetin her köşesinde Hazreti
Peygamber Efendimiz’in(s.a.v.) ismi ile Allahü Teâlâ’nın
isminin bir arada yazıldığından bahsedilir. Yani
“La ilahe illallah Muhammeden Resulullah”... Tabi ki bunlar
sembolik anlatımlardır. Onların altında başka sırlar vardır.
İnşallah onları da açıklayacağız.
Bir insanın İslam olabilmesi için, tam manasıyla tam kemaliyle
Müslüman olabilmesi için, Hazreti Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.)
imanın ilk şartı olarak koyduğu “La ilahe illallah Muhammeden
Resulullah” kelamını yani “kelime-i şahadeti” getirmesi lazımdır.
Hurûfu mukataalardan Ha Mim’de; “La ilahe illallah” Ha’nın içerisinde,
“Muhammeden Resulullah” ise Mim’de gizlenmiştir.
Demek ki zahir manada “Ha Mim” derseniz
“La ilahe illallah Muhammeden Resulullah” veyahut da
Ha Mim’in manasını bâtın alemde yaşayarak bilir ve söylersiniz,
şahitte olmuş olursunuz ki; Eşhedü’yü başına getirirsiniz.
“Eşhedü”, şahit oldum ki anlamındadır. İşte o zaman,
“Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu
ve
Resûlühu”
cümlesini tasavvufun ve Kur’ân’ın derinliklerinde “Ha Mim”
kelimeleriyle söylemiş olursunuz. Hatta sadece söylemekle
kalmazsınız. “Ha Mim”de yaşarsınız, vücut bulursunuz.
“Ha Mim”de kaybolursunuz!
Malumunuz kâinattaki bütün insanların hepsi Arapça bilmiyorlar.
Biz Kur’ân’ın RAB’ça olduğunu, kâinattaki ortak dilinde RAB’ça
olduğunu açıklamıştık.
Haliyle “Ha Mim” zikri kâinata dağıldığı zaman orada ne kadar
Adem nesli var ise manevi kulaklarıyla veya zahir kulaklarıyla
bu kelimeyi duydukları zaman onlarda Hazreti Peygamber
Efendimize (s.a.v.) salavat getirirler. Yani Hazreti Peygamber
Efendimiz’in (s.a.v.) sadece yaşadığımız yerküreden değil,
bütün kâinattaki mahlükattan, melekut aleminden, cinler
aleminden ve canlı cansız diye bahsettiğimiz alemlerden olsun
sevenleri vardır. Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) duyulan sevginin
en meşhur örneklerinden birisi şudur; Hazreti Peygamber
Efendimiz (s.a.v.)
henüz Mescidi Nebevi yapılmadan önce bir hurma kütüğü
üzerinde sahabelere uzun süre hitap etmiştir. Mescidi Nebevi’nin
yapılmasıyla birlikte sohbetlerine orada devam etmiştir. Bu hale
çok üzülen (üzerinden halka hitap ettiği) hurma kütüğü
Hazreti Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) onu terk etmesinden
dolayı lisanı halle ağlamış ona olan sevgi ve özlemini dile getirmiştir.
Bu nedenle diyoruz ki “Ha Mim” kelimesini kâinattaki
hangi varlık duyarsa duysun ya da hissederse hissetsin
oda beraberinde Kelime-i Şahadet getirir. Onlarda
bu sözün içersinde “La İlâhe İllâllah Muhammeden Resulullah”
Mübarek kelamının olduğunu bilirler, idrak ederler
Cafer İskenderoğlu.com