DNA Molekulunun YARATILISI
DNA MOLEKÜLÜNÜN YARATILIŞI, CANLILAR İÇİN ÖNEMİ
VE
TESBİHATI
Elementlerin yaratılışında altı günde yaratılış sıralaması takip edilir. Yaratılışın her aşamasında
ayrı ayrı esmaları tesbih ederek yaratılış meydana gelir. Bu
sıralamalar beşinci ve altıncı günlerde atomların birleşerek
molekülleri oluşturmasıyla birlikte, moleküllerinde hak
kazandıkları esmaların tesiriyle vücuda gelecek her türlü
yapının, hava, su, toprak, meyveler, sebzeler v.s. nin, renk,
biçim, koku, tat gibi özellikleri bu moleküllerin yapılarında
bilgi olarak bu aşamada kaydedilmiştir. Bu bilgiler son
aşamada yani altıncı günde hücrelerin içlerine yerleşirler.
Dördüncü aşamada; atomun yaradılışı ışıktan
kuarka(balçık) trilyonlarca altı değişik esmanın tesbihatıyla
tamamlanmıştır.
Beşinci aşama için bir başka atomun değişik tesbihatlar
zinciriyle yaratılıp, hangi maddenin molekülünü
oluşturmaya programlanmışsa o atomla birleşmesi gerekir.
Yaratılan her atom, yaratılışın kuralı gereği yukarda
anlatıldığı gibi iç içe ve birbiriyle aynı olmayan esmaların
birleşmesi ile oluşurlar.
İşte yaradılışın beşinci aşamasına geçerken, evreni gaz
bulutu halinde dolduran atomlar Allah’ın (c.c) emriyle,
bilinçli olarak ve isteyerek bir araya gelip evrenin fiziksel
yapısının temelini oluşturmuşlardır.
“Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, yerküreye:
İsteyerek veya istemeyerek, gelin! Dedi.İkisi de ‘isteyerek
geldik’ dediler.”
Fussılet suresi -11-Bu emrin tesiriyle moleküller ve hücreler Allah’a itaat
ederek ve Allah’ın irade buyurduğu belirli çekim
merkezlerinde toplanarak, yerleri (gezegenleri)
oluşturmuşlardır.
Altı günde yaratılış, Yaratıcının “ Ol ” emriyle bir anda
olmuştur. Yaratılışın son iki günü yerlerin ve göklerin
ayrışmasını sağlamış, gaz bulutları belirli çekim
merkezlerinde toplanarak gezegenleri oluşturmuş ve uzay
boşluğu ortaya çıkmıştır.
“De ki:gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkar edip
O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir. “
Fussilet suresi -9-
Yukarıdaki ayette yer olarak geçen yapı evrendeki bütün
gezegenler, yıldızlar ve galaksilerdir. Yerlerin ve göklerin
yaratılışı ve dengeye konuluşundan sonra evren içerisinde
tecelliyat genişlemeye devam ettiği ve gezegenler arasındaki
mesafeler birbirinden uzaklaştığı için evrende bir sükunet
oluşmuş gibidir.
“Göğü Allah yükseltti ve mizanı (dengeyi) O koydu.”
Rahman suresi -7-
Atomların ve moleküllerin oluşturduğu gaz (duman)
halindeki evrende atomların birleşerek molekülleri,
moleküllerin birleşerek hücreleri, hücrelerin birleşerek
gezegenleri(yerleri) oluşturması Kuran-ı Kerim’de göklerin
ve yerlerin ayrılması olarak ifade ediliyor.
“O inkar edenler görmüyorlarmı ki, (başlangıçta)
göklerle yerler bitişik iken, Biz onları ayırdık…”
Enbiya suresi -30-
Uranyum atomunun yaratılmasını yaratılışın
aşamalarında atomlara kadar olan aşamayı anlatmak için
örnek olarak anlatmıştık. Atom aşamasından sonra yukarıda
anlatıldığı gibi atomlar molekülleri, moleküller hücreleri
meydana getirerek altı aşama tamamlanacaktır.
Evren içerisindeki trilyonlarla ölçülemeyen sayıda ve hiç
biri diğerine benzemeyen ayrı ayrı esmaların tesbihatı
evrenin kendisini oluşturmuştur. Evrenin oluşma bilgileri
evrenin beşinci aşamasında yaratılan moleküllere birer
küçük levh-i mahfuz özelliği kazandırmıştır. Moleküller
evrenin sırrının bilgi bankalarıdır. Allah (c.c) sonsuz irade
ve kudretiyle moleküllerin yapılarına hangi maddenin
yaratılması esnasında, nasıl ve hangi yapılarla
birleşeceklerini şifreler halinde yerleştirmiştir. Dolayısıyla
evrende olan en küçük hareket bile yaratıcısının emrinin
dışında olamaz.
DNA’nın tesbihatı (molekülün)
Şekil
de görüldüğü gibi molekülü meydana getiren,
ışık, enerji, balçık, elektron, nötron, proton sıralaması olmak
şartıyla molekülün yaratılmasında en az iki atom birleştiği
için 6 x 2 = 12 değişik esmanın bir saniye içerisinde
katrilyonlarca defa tesbihatını, molekülün iç yapıları tesbih
ederken, vücut kazanan molekül de fert olarak başka bir
esmayı tesbih etmeye başlar.(mesela El Halim)
Yaratılışın altıncı aşaması(günü)
Altıncı aşamada, göklerin, yerin ve arasındakilerin
yaratılması tamamlanmıştır. Bu aşamada moleküller
Allah’ın (c.c) emriyle bir araya gelerek hücreleri
oluştururlar, hücre kendini meydana getiren iç içe değişik
esmaların tesbihatlarını varlığında cem ederek ferdi
tesbihatına başlar. Misal; hücre “El Hay” esmasını tesbih
etsin.
Artık evreni oluşturan bütün yapılar yaratıcısının
isimlerini sayısız defa tesbih etmektedir. Ve bu durum
kıyamete kadar böyle sürecektir. Ve evren de Allah’ı ferdi
olarak tesbih etmeye başlamıştır.
Yine bu aşamada yerler, gökler ve arasındakiler kemal
noktasına ulaşmıştır. Ve artık evren ve içindeki her varlık
kendisine biçilen ömrünü tamamlayıp Allah’a doğru
yolculuklarına başlamışlardır. Evren ve içindeki her varlık
yaratılışından kendi kıyametine ve ötesine kadar yaratıcısına
muhtaçtır. Evrendeki varlıklar bir taraftan asıllarına
dönerken diğer taraftan yeni oluşumlar ve Allah’ın yaratma
hali de sürmektedir. Çünkü yaratılış alternatiftir. Evrende
yaratılan her şey doğum ve ölüm alternatifliğini yaşarlar.
Bu hali Allah (c.c) Kuran-ı Kerim’de kullarına şöyle
beyan ediyor :
“Göklerde ve yerde bulunan herkes O’ndan ister. O, her
an yaratma halindedir.”
Rahman suresi-29-
Yukarıdaki ayette vurgulandığı gibi Allah (c.c) yaratmayı
sürdürmektedir. Bu yaratma hali daha önceden oluşan ve
evrenin genişlemesiyle ifade edilen yayılma halinin içinde
bulunan ışık, enerji, balçık, atom gibi yapıların fiziksel
görünüme geçmeleri şeklindedir.
“Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik ve şüphesiz Biz
(onu) genişleticiyiz.”
Zariyat suresi -47-
Evrende yaratılan her varlık yukarıda anlattığımız gibi
ışıktan hücreye, hücreden küreye her yapı iç içe zikirler
sıralamasından oluşmuştur. Hatta evren dahi ferdi tesbihatı
ile meşguldür. Bu aynı zamanda yüce Yaratıcımızın bir
saliseden az bir süre içerisinde sayılarla ölçülemeyecek
kadar, evrenin sonsuzluğunda tekrarlandığının ispatıdır.
Allah’ın (c.c) bildiğimiz ve bilemediğimiz esmalarının
ayrı ayrı bir araya gelmesi ve alternatif olarak tekrarlanması
evreni kuşatan Allah’ın ilmindendir. Bu ilim yarattıklarıyla
beraber sonsuzluğa yayılmıştır. Ve ışık taneciğinden
kürelere kadar evreni ve içindekilerini kuşatmıştır.
Allah’ın (c.c) ilmiyle evreni kuşatması aynı zamanda
evreni bilinç sahibi yapmıştır. Çevremizde ve evrende
algıladığımız ve algılayamadığımız her varlık bilinçli olarak
Allah’ın emrindedir.
-“Arş’ı yüklenen ve birde onun çevresinde bulunanlar,
Rab’lerini hamd ile tesbih ederler. O’na iman ederler.
Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz!
SENİN RAHMET VE İLMİN HER ŞEYİ KUŞATMIŞTIR.
O halde tevbe eden ve senin yolunda gidenleri bağışla,
onları cehennem azabından koru.(derler)”
Mü’min suresi -7-Yaradılış ve altı aşamasının her aşaması başlı başına birer
bilim dalıdır. Evren iç içe tesbihatlarıyla ve kendisini
kuşatan Allah’ın ilmiyle tam bir denge ve uyum içersindedir.
“Yedi kat göğü birbiriyle tam uyum içerisinde yaratan
O’dur. Rahman’ın yaratmasında hiçbir nizamsızlık
göremezsin. Çevir de bak gözünü bir kusur görebilir misin?
Sonra tekrar tekrar gözünü çevir de bak, gözün bir kusur
bulamadığı için eli boş ve bitkin olarak geri döner.”
Mülk suresi -3,4-Yukarda verdiğimiz örnekte, ışıktan hücreye yaratılışın
altı aşamasında yapmış olduğu tesbihatları sıralayacak
olursak aşağıdaki şekilde tesbihatlar zinciri ile karşılaşırız.
Şekil dokuzda görüldüğü gibi atomun ışık yapısı birinci
aşamada yaratılır ve ışık tanecikleri Er Rahman ismini, Işık
taneciklerinin bir araya gelerek oluşturdukları enerji yapı El
Alim ismini, enerji taneciklerinin bir araya gelerek
oluşturdukları balçık yapı (kuark) El Hakim ismini, balçık
taneciklerinin bir araya gelerek oluşturdukları atomun
protonları El Cami ismini, nötronları El Veli ismini,
elektronları El Kadir ismini tesbih etmektedir
Bu aşamadan sonra Elektron, proton ve nötronların bir
araya gelerek oluşturdukları atomların en az iki tanesi bir
araya gelerek molekülü oluştururlar. Molekül ferdi olarak El
Halim ismini tesbih eder. Moleküller bir araya gelerek
hücreleri oluştururlar, hücrelerde kendi iç tesbihatlarıyla
birlikte misal olarak verdiğimiz örnekte El Hay ismini tesbih
etmektedir.
Altı aşamanın tesbihatının misali anlatımı
TESBİHATLAR VE FREKANSLAR
Geçtiğimiz sayfalarda bahsettiğimiz gibi yaratılış
alternatiftir. Allah (c.c) birdir, eşi benzeri ve kendine dengi
asla olamaz. Bu sebeple yarattığı her varlık alternatiflik
içerir. Bu alternatiflikler artı – eksi, gece – gündüz, doğum –
ölüm, cennet – cehennem v.s , bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Yaratılıştaki alternatiflik aynı zamanda Allah’ın sonsuz
kudretine muhtaçtır. Alternatiflik Allah’ın evrenin nizamına
koyduğu aynı zamanda çift yaratılış kuralıdır. Çift yaratılış
evrenin ve evreni oluşturan yapıların alternatifliğidir.
“Her şeyden de çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt
alasınız.”
Zariyat suresi -49-Şekil -10-
-51-Yaratılışın ilk aşaması çok şiddetli ışık idi, ışık
tanecikleri ışık hüzmesini oluşturduğunda yapısı gereği ışık
huzmesinin bir tek telini incelersek o ışık telinin alternatif
bir yapıya sahip olduğunu görürüz. Bu ışığın alternatifliği
aynı zamanda ışığın frekansıdır. İlk yaratılıştaki ışığın
frekansını günümüzde kullanılan frekans ölçerlerle
(osilaskop gibi) algılamak mümkün değildir. Çünkü ilk
yaratılıştaki ışığın frekans aralıkları şiddetinden dolayı çok
sıktır.
Gerek ilk yaratılıştaki ışık olsun, gerekse günümüzde
algıladığımız ilk yaratılıştaki ışığa göre çok zayıf olan ışığın
yayınlamış olduğu frekansları, bu ışık yapıların
tesbihatlarının titreşimleridir.
Bu frekansları günümüz teknolojisiyle inceleyecek
olursak şöyle bir örnek verebiliriz. Mikrofona Allah ismini
söylersek ses dalgaları mikrofondan elektrik enerjisine
dönüşerek,sesin dalga boylarına göre aynı aralıktaki
frekansa dönüşür. Bilindiği gibi elektrik akımı elektron
akışıdır. (elektrik akımının frekanslarını elektronların
tesbihatları oluşturur,elektrik her ne kadar alternatif akım ve
doğru akım olarak ikiye ayrılsada doğru akım frekanslarının
sıklığı sebebiyle yayınlamış olduğu dalga boyları frekans
ölçerlerde salınımsız,düz bir çizgi gibi görünür.) Mikrofona
okuduğumuz Allah isminin kablolardan frekanslar halinde
geçerek her hangi bir frekans ölçer cihazının ekranında
Allah ismini frekans dalgaları halinde görürüz.( Bak şekil
11) ışıktan maddeye altı aşamada yaratılan ve sonrada
hücrelerin bir araya gelmesiyle vücut sahibi olan her varlık,
yaratılışının her aşamasında bu frekanslarla yaratılmıştır.
Dikkat edilirse esmaların tesbihat sayısı yaratılan madde ışık
halindeyken katrilyonların ötesinde adete sahipken ışık
taneciklerinin birleşerek oluşturdukları enerji taneciklerinin
tesbihat sayısı ışık taneciklerinin tesbihat sayısına göre daha
azdır. Bu sıralamada evrenin oluşumuna gelene kadar aşama
aşama tesbihat sayısı azalır.
Çünkü çoklar birleşerek her aşamada tekleri oluştururlar.
Evrene gelince evren tek olduğu için tesbihatıda tektir.
Evren yaratılışının başlangıcında ferdi olarak tesbih etmeye
başladığı tek ismi kendi kıyametine kadar bir defa tesbih
eder. Evrenin ferdi tesbihatı bittiği zaman evren kendi
varlığının içine çökerek yok olacaktır. Bu aşamada yaratılış
tersine dönecek yaratılan her varlığın tesbihatı geriye doğru
akarak ilk yaratılıştaki çok şiddetli ısı ve ışığın oluştuğu
haline gelecek ve kıyamet kopmuş olacaktır.
Hatta kıyametin kopma esnasında yaratılışın ilk halindeki
çok şiddetli ışık ve ısıya gelmeden hemen önce evrenin ve
gök yüzünün almış olduğu hali Kuran-ı Kerim şu şekilde
ifade ediliyor:
“O gün gökyüzü, erimiş maden gibi olur.”
Mearic suresi -8-Yukarıdaki ayette evrenin nasıl bir hal alacağına Allah
(c.c) açık açık bildiriyor. Erimiş madenin nasıl bir renge
sahip olduğu herkesçe malumdur.
“Gök yarılıp da kızarmış yağ renginde gül gibi olduğu
zaman,”
Rahman suresi -37-
Evren kıyamet halinde dahi Allah’ın emriyle yapmış
olduğu tesbihattan kesinlikle ödün vermez. Evrenin yaratılışı
ve bitişi esmaların tesbihatıdır. Evrenin başlangıcı ve bitişi
çok şiddetli ısı ve ışıktır.
O halde, evrendeki ilim ışıktan hücrelere gelinceye kadar
birbirlerinin içine frekanslar zincirleriyle yerleştirilmiştir.
Bu bilim yüklü frekanslar genellikle moleküllerde bulunur.
Moleküllerle birlikte hücrelerin içerisinde yer alırlar. Bu
günün teknolojisiyle bu bilgiler kısmen bilgisayarlar
aracılığıyla çözümlenmeye başlamıştır. Örneğin D.N.A
moleküllerinde bu bilgiler hangi varlığı oluşturacaklarsa o
varlığın doğumdan ölüme bütün bilgileriyle donatılmıştır.
Ve her DNA. kendisine has ayetler içerir.
“Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ayetler vardır.”
Zariyat suresi -20-
Örneğin bir gül ağacının DNA larında, gülün
tohumundan meyvesine, meyvesinden tekrar tohum oluşum
aşamasına kadar o gülün alacağı besin miktarı, hücre sayısı,
gövde ve yapraklarındaki suyun akışı, yapraklarındaki nefes
alma deliklerinin sayısı, gövde ve yaprak renkleri, gül
tomurcuklarının sayısı, tomurcukların ebatları, gülün açma
süresi, gül yapraklarının rengi,kokusu v.s. tamamen
kayıtlıdır. Bu aynı zamanda Allah’ın ilmi ile yarattıklarını
kuşatmasıdır.
Günümüzde gen bilimiyle uğraşanlar her ne kadar bazı
bitkilerin genleriyle oynayıp verimliliklerini artırmaya
çalışsalar da üzerinde çalıştıkları bitkinin verimi, genlerinin
oynanmasıyla bir ekim ve hasat süresi bir artar.
D.N.A.’sıyla oynanmış herhangi bir bitki ekildikten sonra
vereceği ürün fazla olsa da bu alınan ürünün tohumlarını
ertesi yıl tekrar ektiğimizde o tohumun D.N.A.’sı ilk halini
almış olarak ürün verir. Yani aslına döner. Çünkü
D.N.A.’larda dışarıdan müdahale ile bozulan dengelerin
otomatik olarak düzeltilmesi bilgisi o D.N.A.’lara Allah
tarafından yerleştirilmiştir.
Örneğin ayçiçeği tarımıyla uğraşanlar bilirler; doğal
haliyle ekilmiş, D.N.A. larıyla oynanmamış, tohumlardan
yetişen ayçiçekleri, büyüyüp baş verdiklerinde bu
ayçiçeklerinin başları sabah güneşin doğuşuyla birlikte radar
gibi güneşe kilitlenirler ve güneş batana kadar o tarladaki
bütün ayçiçekleri hiza ve disiplinlerini bozmadan güneşi
takip ederler.
Dışardan bakıldığında o tarlada hiçbir düzensizlik ve
başka bir yöne bakan ayçiçeği başı göremezsiniz.
D.N.A.larıyla oynanmış tohumlardan ekilmiş bir tarlada
yetişen ayçiçeklerini gözlemlediğimizde, D.N.A. larındaki
yetişme emirleri sıralaması dışarıdan müdahale ile
bozulduğu için o ayçiçeklerinin başlarının birçoğu ürettiği
tohumların çokluğundan ve dengesizliğinden dolayı sabah
güneş doğduğunda güneşe kilitlenemezler. Çok az bir kısmı
güneşi takip eder. Diğerleri de güneş ışıklarını takip etmekte
zorlanır. O tarladaki görüntüde bir düzensizlik, disiplinsizlik
görülür. Ayçiçeklerinin başları sağa sola dönmüştür, bir
kısmıda ağırlığından başı kopacakmış gibi yere doğru
eğilmiştir.
D.N.A sıyla oynanmış ayçiçeği ekildikten sonra alınan
tohumları ertesi yıl yeniden ekerseniz yeniden yetişen o
ayçiçeklerinin sabah güneş açıp akşam batıncaya kadar
belirli bir düzen ve disiplin içerisinde, güneşi takip
ettiklerini görürsünüz. Çünkü o tohumlar almış oldukları
ilahi emirle kendi kendilerini düzelterek aslına dönmüştür.
Kuran-ı Kerimde ilk muhattab alınan varlık insandır ve
insanı muhattab alan Kuran o insanın şekline,boyuna
bosuna, zenginliğine, fakirliğine, mesleğine, etiketine ve
kariyerine hitap etmez.Kura insana hitap eder. Geçmişte de
olduğu gibi bugün yaşayan tüm akıl sahibi insanlara ve
kıyamete kadar gelecek insanlara değil dünyamız gibi nice
gezegenlerin insanlarına hitab eder.
Alltı günde yaratılıştan alıntıdır.