Biz Allahtan korkalim mi, yoksa sevelim mi?

09.09.2014 05:05

Biz Allahtan korkalım mı, yoksa sevelim mi?

 
 
 
 
Allahu Tealayı sevmek ibadetlerin en üstünüdür. 
İçinde Allah sevgisi bulunmayan ibadet, riyalarla doludur.
 

Bugüne kadar biz Müslümanlara, hep Allahtan korkmayı telkin ettiler.

Haşa sanki Allah, biz insanları eziyet etmek için yaratmış.

Dinimizi anlatanlar, haşa zalim bir Allah tarifi telkin ettiler. Din yorumcuları, ellerinde asalar ile önüne geleni cehennemle tehdit ettiler, Kurandan korkar olduk, birisi Besmele çekse yada birisi arapca Ayet okusa, dinleyenin  hemen onun aklına;Kabir, Kabir azabı, zebaniler, cehennem, dehşetli bir ceza ve hesap günü geliyor. Bu hal, insanları “nasıl olsa cehenneme gideriz” düşüncesi ile İslamdan, ibadetten ve Allah’ı sevmekten uzaklaştırıyor. Bu hal devam ederken, bilgisiz, kulaktan dolma  bilgilere inanmış, merhametsiz, bencil, fanatik, imanları kalplerinde olmayan dillerinde olan, kavgacı bir Müslüman toplumu yetişiyor. Artık hocaların cehennemle tehdit etmeyi bırakma zamanı gelmedimi? Tehdit yerine yaratıcımızı ve yaratılmayı sevdirmeyi niye anlatmıyoruz? İnsanın ölümünün  yeni ve çok daha güzel bir hayata dönüşü olduğunu bilmeleri zamanı gelmedimi?

Bu konudaki Ayetlerin mealleri, insanlarda dine karamsar bakmakta büyük rol oynamıştır. Oysa Allahu Teala çok merhametli ve şefkatlidir. Ayetlerde geçen  “din günü” , birçok ayette yanlış açılmıştır. “Din günü” “ceza günü” olarak algılanmıştır.

Allahu Teala, kuluna elest gününde (Araf-172) her türlü ilmi öğrettiği gibi, onları beden aleminde dünyalarına yollarken, insanların varlıklarına Allaha olan şiddetli bir hasret yerleştirilmiştir. Dönüş hasreti,

Allaha dönüş hasretini hatırlamak için; İnsanın, temiz ahlaka, Allaha karşı sevgi dolu bir imana, ilme, yaratılan her varlığa karşı saygılı merhametli olmaya ve gerçek manada İnsan olmaya ihtiyacı vardır.

İnsanlar, Elest gününde Allahu Tealanın huzurunda ayrılırken, Fatiha suresi ile uğurlanmıştı. Fatiha suresi, İnsanın tekrar huzura dönmesinin anahtarıdır. Fatiha suresi, İnsanın bozulmadan, hasretle huzura dönmesinin en büyük duası ve takip edeceği yoldur.

Kuranda hasret günü vardır.  Meryem suresinin 39 . ayetinde geçer.

 

“(Resûlüm!) Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir.”  Meryem-39 (tdv meali)

 

Yukarıdaki mealde” hasret günü”, “pişmanlık ve üzüntü günü” olarak manalandırlımış, ancak bu mana kısmen yanlıştır.

Doğrusu şöyledir.

 

“Ve enzirhüm yevmel hasrati iz kudiyel emr ve hüm fı ğafletiv ve hüm la yü’minun”

Meryem-39

 

“enzirhüm”= uyar, hatırlat

“yevemel hasrati”= hasret günü

 

“Müminler gaflete düşmesinler onları hasret gününe, emrimle (döneceklerini) hatırlat uyar”                                                                                         Meryem-39

 

İşte hasret gününün Ayetle ısbatı, kullarına hasreti veren azab edermi?

Peygamber Efendimiz sav. Korkutucu olarak değil, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmiştir.

 

“İnna erselnake şahidev ve mübeşşirav ve nezıra”

Fetih suresi-9

 

“erselnake”= gönderdik, indirdik

“Şahidev”= şahit

“Mubaşşir”= müjdeci

“nezir”= uyarıcı

 

“(biz seni) şahit, müjeleyici ve uyarıcı gönderdik”

Fetih suresi-9

Biz, müjdeleyen ve uyaran bir Peygamberin ümmetiyiz. Korkutan değil.

“Yoksa Allah'ın kendilerini yavaş yavaş tüketerek cezalandırmayacağından (emin mi oldular)? Kuşkusuz Rabbin çok şefkatli, pek merhametlidir.”

Nahl-47 (tdv meali)

“Ev ye’huzehüm ala tehavvüf fe inne rabbeküm la raufür rahıym”

Nahl-47

 

Bu ayetin gerçeğe en yakın manası şöyledir.

 

“üzülüp korkuya düşmesinler onların Rabbi, pek merhametlidir, merhamet edendir”                                                                      Nahl-47

 

“Görmedin mi, Allah, yerdeki eşyayı ve emri uyarınca denizde yüzen gemileri sizin hizmetinize verdi. Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur. Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir”.  Hac-65 (tdv meali)

 

“Şüphe yok ki Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.”

Şuara-9 (tdv meali)

 

“Ceza günü nedir bilir misin? Nedir acaba o ceza günü? O gün hiçbir kimse başkası için bir şey yapamaz. O gün iş Allah'a kalmıştır”.

İnfitar- 19 (tdv meali)

 

“Yevme la temliku nefun linefsin şey’en vel’emru yevmeizin lillahi”

İnfitar- 19

 

“temlik”= sahip etmek

“nef”= fayda

“şey”= istemek, dilemek

 

İnfitar suresinin 19. ayetinde, “Ceza günü nedir bilir misin? Nedir acaba o ceza günü? O gün hiçbir kimse başkası için bir şey yapamaz.” Cümleleri, meal verenin fikridir.

Gerçeğe en yakın meal aşağıdadır.

 

“o gün (insanlar) nefislerinin istediklerinden faydalandırılmaz. Ogün her şey Allahın iznine tabidir.”

İnfitar- 19

 

“Tozdurup savuranlara, yükünü yüklenenlere, kolayca süzülenlere, işi ayıranlara andolsun ki, size vâdedilen, kesinlikle doğrudur ve ceza mutlaka vuku bulacaktır.”

Zariyat-1, 2, 3, 4, 5, 6. (tdv meali)

 

“Vezzariyati zerva”

 

“Fel hamilati vıkra”

 

“Fel cariyati yusra”

 

“Fel mukassimati emra”

 

“İnnema tuadune le sadık”

 

“Ve inned dine le vakı”

Zariyat-1, 2, 3, 4, 5, 6.

 

Zariyat suresini ayrıca derin manalarıyla açacağız İnşallah. Burada zariyat suresinin 6. ayetinde “ceza” kelimesinin yada ceza gününün geçmediğini ifade etmek için yazdık.

“Ve inned dine le vakı” cümlesinin manası şudur; “Allaha dönüş günü, yani Elest günü mutlaka vaki olacaktır.”

 

“İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur!”

Vakıa-56 (tdv meali)

 

Yukarıdaki mana hatalıdır “ceza günü” ve “sunulacak ziyafet” cümleleri ayetin orijinalinde yoktur.

 

“Haza nuzuluhum yevmeddiyni.”

Vakıa-56

 

“din günü yaklaşıyor”

Vakıa-56

 

Vakıa 56. ayeti aslında müminlere bir müjdedir. Din gününün yani Elest’in ve hasret gününün yaklaştığını müjdeliyor.

 

“Ceza (ve hesap) gününün doğruluğuna inananlar;”

Mearic-26 (tdv meali)

 

“Velleziyne yusaddikune biyevmiddiyni”

Mearic-26

 

“sadık müminler din gününe (kavuşma gününe) inanırlar”

Mearic-26

 

“ Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar.”

Mütaffifin-11 (tdv meali)

 

“Elleziyne yukezzibune biyevmiddiyni.”

Mütaffifin-11

 

“din gününü (kavuşma gününü) yalanlarlar”

Mütaffifin-11

 

Din günü, hasret günü müjdedir. Bu güzellikleri daha iyi anlamak için, elest gününden nasıl beden alemlerine uğurlandığımızı anlatan ve daha önce sitemizde yayınladığımız Fatıha suresinin bir sırrını tekrar bu sayfada sizlere sunuyorum.

 

Fatiha suresinin bir sırrı.

İnsan hafzalasının alamayacağı akıl ötesi, idraklerin anlamakta iflas ettiği kudretlerin sahibi ALLAHU zülcelal, zatından zatına tecelli ettikten sonra mubarek esmalarından cem ettiği ve akıl verdiği nurun ala nur bedendeki insanları sidretül müntehanın yanında içtima ederek onlara şu hitabı emir buyurdu:

“ELESTÜ BİRABBİKÜM” Ben sizin RABBİNİZİM… İnsanlardan Peygamber seçilenler hemen, ardından salise sürmeden aralıklarla veliler ve yine salise aralıkla diğer nur bedenlerdeki insanlar secde ettiler. O secdeler elsiz ayaksız ve alınsız idi.. dedilerki;

 

“(şahitlik gününde) Ademlerin zürriyetlerine, ben sizin Rabbinizm dedim, onlarda evet (bizim rabbimizsin) dediler, onların zürriyetlerini ve ruhlarını kıyamete kadar olacak tüm olaylara şahit tuttuk”

Araf-172

 

Bu secde ve şehadetten sonra Yüce RABBİMİZ biz insanlara yaratılışımızdan kıyamete, hatta sonrasına kadar her şeyi gösterdi. Takdir buyurduğu  kadar ilimlerle tezyin etti. Sonra ALLAHU Zülcelal biz insanlardan ahit aldı, ahitleştik. Hemen orda Yaradanımıza  ilk defa orada öğrendiğimiz Besmele ile şöyle yalvardık.

“BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM”

“ELHAMDÜLİLAHİ  RABBİL ALEMİN” yani bizlere esmalarının nurlarından yarattığın için, bizlere bahşettiğin hayat ve ilim lütufların için, yarattığın tüm alemlerin RABBİ olan yüce zatına sonsuz Hamd ederiz.

“ER RAHMAN ER RAHİM” Alemlere RAHMAN sana sığınanlara RAHİMSİN..

“MALİKİ YEVMİDDİN” bu gün biz kullarına senin RABBİMİZ olduğunu, öğrettiğin gün öyle bir gün ki bütün yarattığın alemleri ihata eden o ihatanın içerisinde bütün yarattıklarının sana döneceği gündür. Ve bu günün sahibi sensin..

“İYYAKE NA’BÜDÜ VE  İYYAKE NESTAİYN” ancak sana kulluk ederiz ve ancak senen yardım dileriz.

“İHDİNAS SIRATEL MÜSTAKİYM” Biz kullarına burada öğrettiğin hidayet verdiğin yolundan ayırma.

“SIRATELLEZİNE EN’AMTE ALEYHİM ĞAYRİL MAĞDUBİ ALEYHİM VE LEDDALLİYN” Burada sayısız ilim ve nimet verdiğin yoldan ayırıp, delalete uğrayanlardan eyleme.

İşte FATİHA suresi bize elest gününden kalmıştır. ALLAHU Zülcelal o gün huzurundan bizleri kendi hayatlarımıza gönderirken FATİHA suresiyle uğurlamıştır. Tüm gelen Peygamberlerin suhuflarında ve getirdiği kutsal kitaplarda FATİHA suresi vardır ALLAH cc kullarına elesteki ahdini hatırlatak için insanlara Rahmetiyle göndermiştir. İnsanlık için FATİHA suresi Rahmettir, Resullullah  Efendimizde sav bu sureyi şerifi vahy olarak alıp ümmetine her namazın rekatlarında okuyarak bu surenin önemini ayrıca öne çıkarmıştır.

Sizlere Allahu Tealanın merhametinin gazabından çok fazla olduğunu anlatmaya çalıştım.

Allahu Teala şöyle buyuruyor;

“Rahmetim gazabımı geçti”

Kuranda ceza günü yoktur. Hesap günü vardır ancak İnsanın hesabı Allahın rahmetinde erir gider. Bu hal, ibadetlerimizi bırakalım anlamına gelmez, aksine sizi çok çok seven yaratıcınıza daha üstün bir sevgiyle bağlanmanızı gerektirir.

Peygamber Efendimiz buyuruyorki;

“Allahu Tealanın kuluna olan sevgisi, bir Annenin Evladına olan sevgisinden kat kat fazladır.”

Anne, Çocuğunu ateşe atarmı?

Cafer İskenderoğlu