Şimdi Dabbetül arz nedir ve insan organın üretimi hatta insanın kendisi üretilmesi mümkünmüdür

18.09.2014 06:28

    Şimdi Dabbetül arz nedir ve insan organın üretimi hatta insanın kendisi üretilebilir mi?

    Dabbe, arapcada “canlı varlık” anlamındadır. “Dabbetü’l arz” yerin derinliklerinden çıkacak hayvan anlamındadır. Hadislerde Dabbetü’l arz misallerle anlatılmıştır. O zamanın İnsanlarına bu günün Gen teknolojisi ancak misallerle anlatılabilirdi.

Resulullah SAV Efendimiz şöyle buyuruyor;

“Çıkacak olan Dabbe, Salih Peygamberin devesinin sütten kesilmiş yavrusudur. Ana deve öldürülünce yavrusu kaçtı ve önünde büyük bir taş açılıp yavru deve taşın içine girdikten sonra taş devenin üzerine kapandı. İşte o yavru (dabbe) Allah’ın izniyle çıkma zamanına kadar orada (taşın içinde) gizlidir.”

Salih Peygamber binlerce yıl önce yaşamıştır. O günden zamanımıza kadar bir hayvanın taş içinde ancak Fosili kalır. Fosillerde binlerce yıldan beri yerin altında taşlaşmıştır. Zaten Resulullah Efendimizde bunu anlatmıştır. Salih Peygamberin Devesi ise olaya misaldir yani bu hadis de bir Hayvanın Geni misal veriliyor.

Amr bin as şöyle diyor;

“Dabbetül arz Mekkede bir ağaç içinde çıkar başı bulutlara ulaşır”

Bu sözde misali anlatımdır Mekke de o kadar iri cüsseli bir hayvanın içinden çıkabileceği yada içine sığabileceği büyüklükte bir ağaç yoktur. Arapça da “secere” ağaç anlamındadır. Ayrıca “secere” soy anlamına da gelir burada “secere” hayvanın Hücreleri içindeki Genlerini temsil ediyor. Dabbenin küçücük bir yerden çıkacağına işaret eden hadisi şerif de var.

Resulullah Efendimiz SAV şöyle buyuruyor;

Büreyde (ra) şöyle dedi;

Resul-i Ekrem Efendimiz beni Mekke yakınındaki sahrada bir yere götürdü. Orası kumluk bir arazi idi. Müteakiben Resulullah şöyle dedi; “dabbetül arz bu mevziden çıkacak” buyurdu. Birde baktım ki, orası baş parmakla şehadet parmağı arası bir yerdir.

Hadis de anlaşılan; Resulullah Efendimizin Büreydeye (ra) anlattığı, Dabbenin çok küçük bir mecrada çıkacak olmasıdır. Buraya kadar özetlersek “Dabbe” eski çağlarda yaşamış bir hayvanın seceresinden yani soyundan zamanımızın GEN tekniği ile üretilecek olmasıdır. Nitekim günümüzde bu tür çalışmalar vardır. Bu konuda kısa bir alıntı şöyle diyor.

 

(North Carolina üniversitesinde  araştırmacı olan biyolog Mary Higby Schweitzer bir Dinazorun kaval kemiği içersinde genetik materyal içeren yumuşak doku buldu. Tyrannosauruz rexe ait bir kaval kemiğinden.

Kemiği bulduktan sonra bu yumuşak dokunun farkına varan Schweitzer, yumuşak dokuyu, kemiksi dokuyu çok zayıf bir asit içersinde çözerek elde etti. Bu yumuşak doku 68 milyon yaşında hala yumuşaklığını koruyan hücreler ve kan damarlarına benzeyen yapılardan oluşuyor. Dinozorun kemiğinden elde edilen dokuları, Dinozorun en yakın akrabası olan canlıların kemik dokuları ile karşılaştırdıklarında ise bu yapıların arasında büyük benzerlikler olduğunu kabul ettiler.)

Bu hücrelerin organik materyal içerdiğini belirten araştırmacılar, eğer DNA ve protein gibi molekülleri izole edebilirlerse Dinozorların hücre fizyolojisi ve biyokimyası hakkında bilgi edinebileceklerini söylüyorlar.

Zaten Arapçada;

“debb” kelimesi hafif yürüme, debelenme yani kısa ve hızlı hareketli canlı anlamına da gelir.

 

Hücreleri Mikroskop altında görürseniz, Hücrenin içindeki debelenmeler tarifle aynıdır. Hücrelerin içinde bulunan GEN lerin de hali böyledir. Genler yapısı itibarı ile devamlı hareketlidir.

    Dabbetü’l arz, günümüz Bilim Adamları tarafından tarihte yaşamış Dinozorların Genlerinden üretilecek bir hayvandır. Beklide bu hayvanın GEN’lerine değişik hayvanların GEN leride eklenecek ve ortaya çok garip bir hayvan çıkacaktır. Çağımızın bilimi buna müsaittir hatta Perulu bilim adamı Anthony Atala laboratuarında insan organları yetiştiriliyor kaslardan, kan damarlarına, mesanelere ve daha fazlası üzerinde çalışmalar yapıyor. Yakın bir zamanda medikal teknolojisi de değişecek. İnsanlar medikallerde canlı yedek organ alabilecekler. Bu konuda basından izlediğimiz kadarı ile epey bir gelişme var. Aşağıdaki kısa bir alıntı bu sahadaki gelişmelerin ne kadar ilerlediğini gösteriyor.

(Geçtiğimiz haftalarda, medyayı en fazla ilgilendiren konulardan biri de, İngiltere'deki Bath Üniversitesi araştırmacılarından Profesör Jonathan Slack tarafından, genetik müdahaleyle yeniden programlanarak başı olmayan bir kurbağa embriyonunun geliştirilmesi oldu...
Bu olayın duyulmasının ardından medya üzerinden, aklın sınırlarını zorlayarak mümkün ihtimaller üzerine ateşli tartışmalar yürütüldü. Bazı bilim adamları tarafından getirilen, bu gelişmenin "bilimsel faşizme" yol açacağı yönlü çekincelerin üzerinde fazla durulmayarak, tartışmalar esasta

 "yedek organ üretimi" ve "başsız insan" noktalarında odaklaştı. 


    İnsanlar nihayet kendi dokularından alınarak üretilerek depolanacak organlar sayesinde, olası hastalıklar, yaşlanma veya kazalar neticesinde ihtiyaç duyacakları organlara anında sahip olacaklar ve bu organlar bizzat kendi dokularından üretildiği için vücuda uyum gösterme diye bir sorun da kalmayacaktı! Hastalanan, arızalanan, bozulan, eskiyen, tipi beğenilmeyen organların sürekli değiştirilerek yenilenmesi sayesinde mükemmel bir görünüşe ve ölümsüzlüğe bile erişilecekti)

 

    Ölümsüzlüğün İnsan eliyle bulunması konusunda Bilim Adamları yanılıyorlar. Bu konuda başarılı olmaları mümkün değildir. Bilim Adamları laboratuarlar da İnsanların yedek organlarını üretebilir bu organların hafızaları boş olduğu için canlı İnsan bedenine uyum sağlayabilir İnsandan İnsana organ naklinde ise bir İnsandan nakil için alınan organ o İnsanın Genlerinin alınan organa verdiği emirlerle doludur. Diğer İnsanın Genlerinin emir sırası değişiktir bu sebeple bir İnsanın Organı başka İnsana uyum sağlayamıyor Genlerin ayrı vücutlarda gönderdiği sinyal emirleri çakışıyor ve nakledilen organ kısa zamanda iflas ediyor. Zaten İnsanın organları  kendi kendilerini yenileyecek kabiliyette yaratılmıştır hatta komple İnsan vücudu da üretebilirler ancak ona RUH vermezler çünkü Ruhu yalnız Allah verebilir. İnsanın Hayat kaynağı RUH tur. Ruh Allahın özelidir. İnsanda başka bir canlıda bulunmaz. Diğer canlılar Allahın HAY sıfatının tecellisi altında hayat bulurlar. Allah yerdeki ve gökteki diğer canlıları ve Bilimi İnsanın emrine vermiştir. Bu sebeple Bilim canlı Hayvan üretebilir.

Dabbenin geçtiği Neml suresinin 82. ayeti yanlış yorumlanmıştır.

“O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dâbbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.”  Neml-82 (TDV Meali)

Yukarıdaki yorumda Dabbenin İnsanlarla konuştuğu sanılmıştır. Oysa orada konuşanlar Dabbeyi Üreten Müslüman olmayan Bilim Adamlarıdır. Bugün nasıl İslamı Bilimden uzak bir Din gibi göstermeye çalışıyorlarsa o zamanda o kibirle konuşacaklardır. “bakın bizler bilimde ne kadar ilerdeyiz sizin Dininiz ve Kitabınız sizleri geri bıraktı” şekinde konuşup Kuran Ayetlerini küçümseyecekledir. Neml-82. Ayetin verdiği haber budur. Oysa Kuran Dabbeyi üreteceklerini bindörtyüz yıl önce kendilerine ve dünyaya haber vererek Muhteşem bir mucizesini daha ortaya koymuştur. Burada Makam için birbirini yiyen Müslüman Bilim adamlarını esefle anmak gerekiyor. Ayetin doğru yorumu şöyledir.

Ve iza vekaal kavlü aleyhim ahracna lehüm dabbetem minel erdı tükellimühüm ennen nase kanu bi ayatina la yukınun Neml-82

“Ve onlar (İslam olamayan bilim adamları) vakti gelipde dabbeyi ortaya çıkarınca (kibirle) Konuşacaklar ayetlerimize yakınlık göstermeyeceklerdir.” Neml-82

Dabbe ve daha başka canlı varlık üretilmesi çalışmaları başlamış ve devam ediyor. Bazı ülkeler vahşi hayvanlar üreterek bunları geleceğin savaşlarında kullanmayı planlıyor.

Cafer İskenderoğlu Nisan 2012