Karia suresi 1. ayeti Ledüni manası
1.El Kâri’a
1. Kâria
Kâria Suresinin İnşallah bugün Allahü Teâlâ’nın izniyle gerçek manasını verelim. Hatta gerçek manalarından bir tanesini bir manasını verelim, o kadar çok derin manaları var ki Kâria'nın içerisinden gerçek manalarından bir manasını İnşallah bugün inşallah açacağız. Besmele ile başladık zaten. Kâria ne demektir? O ayetin şimdi ilki El kâriah. İkinci ayeti Mel kâriah, üçüncü ayeti Ve mâ edrâke mel kâriah. O kadar ilginç ki bize hemen böyle mealcilere bakarsanız El Kâria; kıyamet, korkunç bir olay falan anlamında açmışlar. İkinci ayette işte bunun ne olduğunu bilir misin? Ve üçüncüsü ile birleştirip “ve mâ edrâke” idrak ettin mi veya anladın mı? Kelimesinin yerine bilir misin sen Kâria’nın ne demek olduğunu? diye böyle sorulu cevaplı Allahü Teala sormaz anlatır. Değil mi? Sormaz anlatır. O niye sorsun ki? İlim kendinin, yaratma kendinin, her şey kendinin ne diye sorsun yani? Sen bilir misin Kâria'nın ne olduğunu? diye veya bazı hallerde bazı ayetlerde dediği gibi sen onu nereden bileceksin? dediği gibi bir de Kur’an’ın muhatabı olan insanı ve insanların en önde geleni Hazreti Peygamber Efendimizi (sav) sanki azarlar bir mahiyette, senin o ilimlerden haberin yok, nereden bilirsin? Gibilerinden böyle saçma sapan Allah'a ve Resulüne yakışmayan Kur’ân-ı Kerim'in manasına yakışmayan meallerle insanlarımızın akıllarını yani böyle bir noktada dondurdular.
İnsanlar böyle Allahü Teâlâ'yı da hâşâ kendi karşısında kendi gibi bir varlık çok az düşünebilen çok az idrak edebilen hâşâ böyle Hazreti Peygamber Efendimizi de (sav) böyle kendi gibi sıradan bir varlık insan olarak zaten çoğu da öyle söylüyor. “Sıradan bizim gibi bir insandı” diye o bir ayet var oraya açmış onu da bir gün açacağım inşallah. Hazreti Peygamber Efendimiz de (sav) “Ben de sizin içinizde sizin gibi bir insanım” gibi bir mana ile açmışlar. Fakat onun derinlikleri var. Onun derinliklerini zaten onun derinliklerini göremedikleri için hem Kur’an bu halde hem de İslam âlemi dediğimiz âlem içi boşaltılmış adı kalmış bir din üzerine…
İşte bakın anlamadıkları için birbirini yiyorlar ve elinden gelse herkes kendi mezhebini kendi kuracak zaten, öylesi de var. Böyle darmadağınız bugün birbirimizi yiyoruz. Allah muhafaza etsin. Sebep? Biz ne Allahü Teâlâ'yı anladık. Ne Resulullah Efendimizi anladık ne de Kuran'ı anladık bütün mesele burada. Bunların en büyük müsebbipleri işte o uydurma hadisleri toplayanlar tam böyle net seçemeyip ve ülkelerde sadece bizim Türkiye'de değil diğer ülkelerde de var. Kuran'ı Kerim'i anlamadıkları halde meali verenler. Sıkıntı orada oradan geliyor.
Kâriah ne demektir? Kâria. Burada yakıcı ateş almışlar, cehennem almışlar, büyük bir kaos almışlar. Birisi demiş şok. Tek kelime ile mealine bakın şok. Ne demektir şimdi bu? Yav olur mu öyle de? Allahü Teâlâ'nın bir sözünden bir milyar kâinatı anlatacağını anlatmış mıdır Ol kelimesi ile? Varlık âleminin tamamı Ol mudur? Ol dur. Kün. Kuran dahi o Kün’ün içerisindedir. Hatta Kün Levh-i Mahfuz'un ta kendisidir okuyana dedik. Okuyana anlayana dedik. Evet, o Kün’ün içerisinde bizler de var mıydık? Var idik. Şimdi öyle açıklamışlar. Bakın şimdi ben size Karia’nın birkaç manasını söyleyeyim. Şimdi en başta Hazreti Peygamber Efendimizin (sav) hazırlayıp düşman üzerine saldığı ordunun tamamına Kâria derdi kendisi. Bir insan grubunu bir amaç uğruna oluşturulmuş bir savaşa doğru giden veya Hazreti Peygamber Efendimizi (sav) Medine'yi yani o günkü İslam topraklarını savunma amaçlı yola çıkmış askerlere Hazreti Peygamber Efendimiz (sav) bu benim Kâria’m derdi. Kâriah. Bunu Fransızcadaki kariyer kelimesiyle karıştırmayalım. O ayrı bir şeydir, ayrı bir anlam ayrı bir mertebe.
Bir diğeri Kâria topluluk demektir. Bir köy demektir. Bir köyün içinde yaşayanlar veya bir kasabanın içinde yaşayanlar. Kasabanın Kâria’sı ahalisi gibi o anlamda vardır mesela. Ordudan birliklere mesela Kâria denebilir. Bunlar da vardır. Kâria şu anlama da geliyor; mesela yüksekten baktığın zaman tek bir toplum gibi görünen fakat fert fert ayrı olan bir yapı anlayışına da Kâria denir. Toplu uçan kuşların aynı anda beraber hareket eden o kuşların liderlerinden bir tanesi biri sağa döndüğü zaman aynı anda hepsi bir anda salise bile geçmiyor aynı anda o dönüşü algılayabilen ve toplu olarak yürüyüp hareket edebilen kuş topluluğuna da Kâria denir.
El kâriah dedi. Mel kâriah dedi. Arkasından Ve mâ edrâke mel kâriah. Yani sen onu idrak edebildim mi? Anlayabildin mi? El Kâria’nın içinde demek ki bu mana var ki Mel Kâria’nın içerisinde bu mana daha da açıldı ki Allahü Teâlâ sana anlattı ki orda onu üçünü ayette diyor ki; anlayabildim mi? İdrak edebildim mi? İdrak etmek bir manada kendine mal etmektir. Daha ilk 3 ayette iken. O halde neyi bize söylüyor Allahü Teâlâ? Bu neredem bize bir hatırlatma? Yine geldik Elest Gününe şimdi bilmeyenler der ki; Yav hoca şimdi her şeyi getiriyor götürüyor Elest Gününe dayıyor, Amâ’ya dayanıyor. Elbette. Elbette oradan bakmazsak, oradan anlayamazsak biz El kâriah’ı da anlayamayız. Diğer ayetleri de anlayamayız. Kur’an-ı Kerim'de anlayamayız. Çünkü bizim ilköğrenim yerimiz orasıydı dedik. İşte Allahü Teâlâ'nın zatından zatına tecelli ettiğinde o sayısız renklerde nurlar olarak mesela bizim her nur bedenimiz birçok rengi ihtiva ettiği gibi içerdiği gibi fakat bir ana rengimiz vardı, öne çıkan. İşte o Kâria’daki bizim bedenlerimizde öyle. Bizim çok renkli olarak bir bedeninizin görülmesi içindeki diğer nur bedenlerin ayrı ayrı renk almalarından dolayıdır İşte orada bizim hem fert olarak görünen birçok renklere sahip birçok ayrı ayrı bedenlerimizin cem olmuş haline de Kâria denir. İşte orada huzurda “Elestü birabbiküm” diye hitap ettikleri orada ne kadar ki “evet sen bizim rabbimizsin” yani “bela” diyenlerin tamamına da Kâria denir. Kâria dır işte o. Kâria dır. El Kariah. Kâria bu haldedir yani budur. Mel Kâria da o Kâria halini yaşayıp hatırlamak anlamındadır. Kısa ve özün üzü olarak bu kadarını burada açıklayalım.